Kitap İncelemesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap İncelemesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Eylül 2017 Çarşamba

Zirvenin Dibindeki Çocuk - John Boyne | Kitap İncelemesi *110


Zirvenin Dibindeki Çocuk

John Boyne

Tudem Yayınları
Çeviren: Emili İlemre
Özgün Adı: The Boy at the Top of the Mountain
227 Sayfa - Ciltsiz

★ ★ ★ ★ ★ 

KAPAK:

 Tudem Yayınları tarafından basılan kitabın kapağında Berghof'un bulunduğu karlı dağ ve aşağıdaki savaşı simgeleyen tel örgüler yer almakta.




YAZAR HAKKINDA:

 Çizgili Pijamalı Çocuk'la () eleştirmenler ve okular tarafından pek çok övgüye layık görülen John Boyne, Olduğun Yerde Kal'dan () sonra bir kez daha savaşı masum çocukların gözünden anlatıyor ve kalpleri eritmeye devam ediyor.

KONUSU:


 Pierrot'nun babası şavaşta ölmemişti belki ama onu öldüren kesinlikle savaştı. Büyük Savaş sonrasında yenilginin de getirisiyle bunalıma girmiş çok geçmeden alkolün esiri olmuş ve yaptıklarının pişmanlığıyla kendini tren raylarına bırakıvermişti. 
 Annesi geçim derdiyle uğraşırken vereme yenik düşmüş zavallı Pierrot küçük yaşta koca dünyada kimsesiz kalmıştı.
 Pierrot, bir süre Yahudi komşularıyla yaşadı ancak daha sonrasında kimsesizler yurduna gönderildi. Buraya daha yeni yeni alışmaya başlamıştı ki daha önce hiç görmediği halası onu Bergrof'a götürmek için gelmiş hayatını düzene koyabilmeyi umut etmişti. Fakat Pierro, yeni ismiyle Pieter, dağın zirvesindeki hırslarla dolu bu evde Hitler'in nefesini yüzünde hissedecekti.

KİTAP HAKKINDA:

 "Uzun süre hiçbir şey demedi. Ben de o hazır olana kadar beklemeye karar verdim. En sonunda anlatacak bir hikayesi olduğunu söyledi; kalbindeki sevgi ve iyilikle hayata başlayan ama güçlü eklenen bir çocuğun hikayesi. Sonsuza kadar işlediği suçlarla yaşamak zorunda olan, onu seven insanlara zarar vermiş ve ona şevkatten başka bir şey göstermemiş insanların ölümüne sebep olmuş bir çocuğun hikayesi. Adını feda eden ve onu geri kazanmak için ömür harcayacak bir çocuğun hikayesi."

SONSÖZ:

 Zirvenin Dibindeki Çocuk diğer John Boyne kitapları gibi mutlaka okumanız gereken bir hikaye.


John Boyne Zirvenin Dibindeki Çocuk'u Anlatıyor 
(109. sayfayı okuyor)




Tüm Hakları Saklıdır.

29 Ağustos 2017 Salı

Tiffany'de Kahvaltı - Truman Capote | Kitap İncelemesi *108

Tiffany'de Kahvaltı
Truman Capote

Sel Yayıncılık
Çeviren: Meral Alakuş
Özgün Adı: Breakfast at Tiffany's
125 Sayfa - Ciltsiz

★ ★ ★ ★ 

KAPAK:

 Sel Yayınları'ndan çıkan kitabın kapağında ikon haline gelmiş Holly Golightly'i canlandıran Audrey Hepburn bulunmakta.




YAZAR HAKKINDA:

 Yazarlığa ve alkole erken yaşta başlayan Truman Capote, eşcinsel yönelimi sebebiyle tepki çekmesine rağmen ABD sosyetesi içinde kendine özel bir yer edindi. Ayrıca çocukluk arkadaşı olan Harper Lee'nin ünlü romanı Bülbülü Öldürmek'teki Dill'i yazarken Capote'dan esinlendiği de bilinmekte. Kendi hayatından izler taşıyan eserleri Sel Yayınları tarafından Türkçe'ye kazandırıldı.



KONUSU:


 Paul Varjak, Holly Golightly ismini ilk olarak posta kutusunda görmüştü. Oysa mahallede onu tanımayan, güzelliğine hayran olmayan, rüzgarına kapılmayan yoktu. Şık ve pahalı giysileri, cilveli konuşma tarzı, cesur eğlence anlayışı, ona özgüvenli çekici bir kadın havası katıyor erkekleri adeta etkisi altına alıyordu. Varjak ise diğerlerinin aksine Holly'nin yalnızlığını, kırılganlığını ve içindeki o masum kızı görebiliyordu.

KİTAP HAKKINDA:

 Tiffany'de Kahvaltı'yı izlediğimde 17 yaşındaydım ve Audrey Hepburn'a hayran olmuştum. Hatta hayranlığım öyle boyuttaydı ki lisedeki kostüm partisinde Holly Golightly olmayı tercih etmiştim. Sevdiğim filmlerin uyarlandıkları kitapları okumaktan keyif aldığım için kitabı alırken hiç tereddüt yaşamadım. Konuya ve karakterlere tanıdık olduğum için beğenmemem imkansızdı ancak beni asıl şaşırtan Truman Capote'un dilini bu kadar akıcı betimlemelerini bu kadar etkileyici bulmam oldu. Bu yüzden en kısa zamanda yazarın bir diğer çok sevilen kitabı olan Soğukkanlılıkla'yı okumayı planlıyorum.    

SONSÖZ:

 Siz de benim gibi filmini çok sevdiyseniz kitabı mutlaka okumalısınız.

Filmin Fragmanını İzlemek İçin Tıklayın



Tüm Hakları Saklıdır.

13 Temmuz 2017 Perşembe

Pastoral Senfoni - Andre Gide | Kitap İncelemesi *107

Pastoral Senfoni
Andre Gide

Timaş Yayınları
Çeviren: Buket Yılmaz
Özgün Adı: La Symphonie Pastorale
#Nobel Edebiyat Ödülü
94 Sayfa - Ciltsiz

★ ★ ★ ★ 

KAPAK:

Timaş Yayınları'ndan çıkan kitabın kapak tasarımını çok güzel bulmama rağmen hikayeyi yansıttığını düşünmüyorum.


YAZAR HAKKINDA:

 Farklı dinlere ve lehçelere sahip anne babanın oğlu olan Andre Gide, yaşamı boyunca hep kendini iki arada bir derede hissetmiş, bu durumun getirilerini sorgulayıp durmuştur. Öyle ki bu karmaşada içine kapanmış ve okul çağlarında derslerinde yeterli başarıyı yakalayamamıştır. Henüz 13 yaşındayken aşık olduğu kuzeni Madeleine sayesinde yaşamın asıl amacını kavramaya ve onu etkileyebilmek adına edebiyatla ilgilenmeye başlamıştır. Evlilikle sonuçlanan ilişkileri kuşkusuz Gide'de birçok şey katmış hatta bunları eserlerine de yansıtmıştır.

KONUSU:


 Papaz, gözleri görmeyen bu öksüz ve hırçın kızla ne yapacağını bilmiyordu. Onu öylece kör talihiyle baş başa bırakıp arkasını dönüp gidemezdi. Daha iyi bir çözüm bulana kadar evinde misafir etmeye karar verdi. Karısının bu durumu hiç de hoş karşılamayacağını biliyordu ancak elinden şu an için başka bir şey gelmiyordu. 
 Gertrude, hiç konuşmuyor, söylenenleri duyuyorsa bile tepki vermiyordu. Ona bu ismi papazın küçük kızı Charlotte vermişti. Ağabey ve ablalarının aksine Gertrude'u ilk andan itibaren benimseyen ve ona her daim sevecen yaklaşan da yine Charlotte'tu.
 Papaz, günün birinde onu ziyaret eden doktordan, bu tip vakaların dünyanın birçok yerinde olduğunu ve gerekli özveri sağlandığında hastaların konuşabildiğini öğrendi. Bunun üzerine çok geçmeden işe koyuldu ve Gertrude'un içinde bulunduğu kabuğu kırmaya, onu yavaş yavaş dışarıya çıkarmaya çalıştı. Tahmin edersiniz ki bu hiç de kolay olmadı. Süreç çok yavaş işlediği gibi kızın ilerleme kat ettiğine dair en ufak bir belirti de yoktu. Asıl çocuklarına bu kadar ilgili davranmadığından yakınan karısı ise fırsat bulduğunda bu durumu yüzüne vurmaktan ve umudunu kırmaya çalışmaktan çekinmiyordu.
 Ancak bir mucize oldu ve Gertrude papazı anladığını belli eder tepkilerde bulundu. Bir süre sonra da konuşabilir hale geldi. Bunun üzerine genç kız papazla birlikte daha fazla vakit geçirmeye ve daha sık gezintiye çıkmaya başladı. Artık eskisi kadar ürkek bir ceylan değil dünyayı yanındaki adamın gözlerinden görmeye çalışan bir kuştu.

KİTAP HAKKINDA:

 Pastoral Senfoni, Andre Gide ile tanışma kitabımdı ve kitabın son sayfasını bitirdiğimde iyi ki böylesine kıymetli bir yazarı tanımışım dedim. Ayrıca son dönemlerde, gerek konusu gerekse yazarın muhteşem kalemi sayesinde beni en çok etkileyen kitap olduğunu da belirtmeliyim. En yakın zamanda yazarın bir diğer kitabı olan Dar Kapı'yı da okumayı planlıyorum.

SONSÖZ:

 Kelimenin tam anlamıyla bayıldım bu yüzden kesinlikle okumanız gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.




Tüm Hakları Saklıdır.

19 Haziran 2017 Pazartesi

İntihar Dükkanı - Jean Teule | Kitap incelemesi *106

İntihar Dükkanı
Jean Teule

Sel Yayıncılık
Çeviren: İsmail Yerguz
Özgün Adı: Le Magasin des Suicides
141 Sayfa - Ciltsiz

★ ★ ★ ★ 

KAPAK:

 Sel Yayınları'ndan çıkan kitabın kapağında karamsar havasıyla İntihar Dükkanı yer almakta.



YAZAR HAKKINDA:

 Fransız yazar Jean Teule bugüne kadar birçok kitap kaleme almış olsa da ilginçtir ki, tahminimce gerek konusunun farklılığı gerekse animasyon filme uyarlanması sebebiyle daha dikkat çekici olacağı düşünülerek ülkemizde yalnızca İntihar Dükkanı yayımlanmıştır. Kendine has mizah anlayışı ve çok yönlü bir bakış açısı olduğu ortaya koyduğu eserden anlaşılan yazarın daha fazla kitabını okumak elbette isterdim.


KONUSU:


 Hayatta başarısız mı oldunuz? İşler yolunda gitmiyor mu? Aksilikler yakanızı bırakmıyor mu? Bu durum sizi bunaltıyor mu? O halde İntihar Dükkanı'na gelin ve size uygun aleti seçin. Eminiz ki bu sefer ölümü başaracaksınız. Üstelik oldukça uygun fiyatlara...
 Hiç intiharı düşündünüz mü? Hayattın yükünü daha fazla kaldıramayacağınızı anlayıp ebedi sonsuzluğa doğru yürümeyi... Peki bu iş için neyi tercih ederdiniz? El örgüsü sağlam bir ip, tek atışlık bir siyah ya da teninize temas eder etmez sizi öteki dünyaya götürecek olan bir zehir... Bütün bunları fazla mı klişe buldunuz? Haklısınız. Belki de bir bilenden mesela Mishima'dan bu konuda yardım alabilirsiniz. Çünkü olur da bir gün İntihar Dükkanı'na uğrarsanız onca seçeneğin arasında o karamsarlıkta karar vermekte zorlanırsınız. 

KİTAP HAKKINDA:

 Hepimizin hayatında çeşitli zorluklar vardır. Kimimiz bunların üstüne gitmeyi tercih eder, kimimiz ise her şeyi zamana bırakıp tüm olumsuzlukların tıpkı bir nehir gibi üzerimizden akıp geçmesini bekleriz. Hayattan umudunu kesenler ve intiharı göze alanlar da yok değil tabi.
 Kendini öldürmenin oldukça sıradan bir durum haline geldiği, insanların karamsarlığa kapıldığı ya da başı sıkıştığı anda İntihar Dükkanı'nın kapısını çaldığı bu kitapta Jean Teule'ün ters psikolojiyle çok keyifli bir eser ortaya çıkardığını düşünmekteyim. 

SONSÖZ:

 İlginç hikayelerden hoşlanıyorsanız İntihar Dükkanı tam size göre.


Filmin Fragmanını İzlemek İçin Tıklayın





Tüm Hakları Saklıdır.

2 Şubat 2017 Perşembe

Talihsiz Serüvenler Dizisi (Kötü Günler Başlarken) - Lemony Snicket | Kitap İncelemesi *104

Talihsiz Serüvenler Dizisi
(Kötü Günler Başlarken)
Lemony Snicket

Doğan Egmont
Çeviren: Nusrettin Elhüseyyni
Özgün Adı: The Bad Beginning
162 Sayfa - Ciltsiz

★ ★ ★ ★ 

KAPAK:

 Doğan Egmont tarafından yayımlanan kitabın kapağında Baudelaire kardeşler ve Kont Olaf bulunmakta.





YAZAR HAKKINDA:

 Daniel Handler, Lemony Snicket mahlasını kullanarak yazdığı 13 kitaplık Talihsiz Serüvenler Dizisi sayesinde adını tüm dünyaya duyurmayı başarırken, Jim Carrey, Meryl Streep, Jude Law gibi usta oyuncuların yer aldığı sinema filmi de gişede rekor kırdı.
 Bunun yanı sıra kitaplar bu yıl televizyon dizisine uyarlanarak daha fazla izleyiciye ulaştı.

KONUSU:



 Size mutlu sonla biten bir hikaye anlatacağımı sanmayın. Eğer niyetiniz yüzünüzü gülümsetecek, sizi biraz olsun neşelendirecek ve iyi vakit geçirmenizi sağlayacak bir kitap okumaksa, elinizdekini derhal bırakın zira bu kitapta mutlu hiç kimse yok. Sizi baştan uyarıyorum çünkü Baudelaire kardeşlerin başına gelenlerden haberdar olmak isteyeceğinizi hiç sanmıyorum. Küle dönüşen bir ev, mirasa konmayı planlayan çılgın bir adam, ne yapacaklarını bilemez haldeki 3 öksüz çocuk... Bunlar ilginizi çekiyor mu sahiden? O halde lütfen alınmayın ancak siz de pek normal sayılmazsınız.
 Az sonra okuyacağınız hikaye (tabi eğer okumakta ısrar ederseniz) anne babalarını yangında kaybetmiş, şimdinin ve geleceğin mucidi Violet, aklını kitaplar ve bilgilerle bozmuş Klaus ve bulduğu her şeyi kemirmeyi kendine görev edinmiş Sunny Baudelaire'in trajikomik yaşamını ele alıyor. Daha önce Kont Olaf ismini duymadıysanız çok şanslısınız fakat üzülerek belirtiyorum ki bu kitapta kendisiyle de tanışacaksınız.


KİTAP HAKKINDA:

 Yıllar önce Jim Carrey'nin başrolünde yer aldığı aynı isimli filmi izlediğimde çok beğenmiş ve sonrasında defalarca izlemiştim. (Sanırım birkaç yüz defa daha izleyeceğim.)
 Serinin kitaplarını ise ne zamandır okumak istiyordum. Dizisinin başlamasıyla benim kitabı satın almamın aynı tarihlerde gerçekleşmesi ise tamamen tesadüf.
 Kötü Günler Başlarken'i ne kadar sevdiğimden bahsetmeme gerek yok. Kitaptaki karakterleri bu kadar içselleştirmemiş olsaydım da eminim çok beğenirdim çünkü yazarın dili kesinlikle muhteşem. Bana kalırsa Talihsiz Serüvenler Dizisi bir çocuğun okuyup okuyabileceği en güzel serilerden biri. Bu yüzden ruhu çocuk olanların da kitabı okuması gerektiğine inanıyorum.

SONSÖZ:

 Baudelaire kardeşlerle henüz tanışmadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz demektir.


Filmin Fragmanını İzlemek İçin Tıklayın



Dizinin Fragmanını İzlemek İçin Tıklayın



Tüm Hakları Saklıdır.

22 Ocak 2017 Pazar

Bilinmeyen Adanın Öyküsü - Jose Saramago | Kitap İncelemesi *103

Bilinmeyen Adanın Öyküsü
Jose Saramago

Kırmızı Kedi Yayınları
Çeviren: Emrah İmre
Özgün Adı: O Conto da Ilha Desconhecida
58 Sayfa - Ciltsiz

★ ★ ★ ☆ 


KAPAK:

 Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıkan kitabın kapağında, kitabın içinde de yer alan Birol Bayram'ın desenlerinden biri bulunmakta.

YAZAR HAKKINDA:

 1998 Nobel Edebiyat Ödüllü'nün sahibi olan Portekiz asıllı yazar Jose Saramago, yarattığı kurgular sebebiyle birçok ülkede satış rekorları kitaplara imza atmış olsa da din hakkındaki görüşleri sebebiyle tepki görmüş hatta eserleri Portekiz Hükümeti tarafından sansürlenince çareyi Kanarya Adaları'na taşınmakta bulmuş ve yaşamını orada devam ettirmiştir.
 Ülkemizde de çok beğenilen, aynı zamanda kendine has düz yazı tekniği sebebiyle anlam karmaşasına sebep olduğu gerekçesinden ötürü biraz ön yargıyla yaklaşılan eserleri Kırmızı Kedi Yayınları tarafından okurlarla buluşturulmuştur.



KONUSU:

 Bir gün bir adam, armağan kapısıyla ilgilenmekten dilek kapısına vakit ayıramayan bencil Kral'dan bir istekte bulunur. O kapısını çaldı diye Kral'ın yerinden kalkacak hali yok ya üstten aşağıya emri iletilir. Bu emir zincirdeki son halka temizlikçi kadınınsa kapıyı aralamaktan başka çaresi kalmaz. 
 Kadın kapıyı açar açmasına ancak adam Kral'la görüşmek istediğini söyler. Daha önce böyle bir istekle karşılaşmamış olan kadın ise adamın cesaretine hayranlık duyar. Kral'a bu isteği iletmek de, kabul etmesini beklemek de öyle kolay olmaz. Adam 3 gün 3 gece sıcak soğuk yağmur çamur demeden kapının önünden ayrılmaz bunun üzerine Kral da kendi çıkarlarını göz önünde bulundurarak ne istediğini ve niyetini sorar.
 Bir tekne istemektedir adam. Bilinmeyen adayı bulmak için sağlam bir tekne... Bilinmeyen ada da neresi? der hayretle Kral. Adamın yanıtı ise gecikmez. Biliyor olsaydım ismi bilinmeyen ada olmazdı. 

KİTAP HAKKINDA:

 Bilinmeyen adaın, aşkın öyküsü...
Jose Saramago'dan daha önce Körlük kitabını okumuş ve çok sevmiş biri olarak Bilinmeyen Adanın Öyküsü'ne de beklentilerle başladığımı itiraf etmeliyim ancak beklentilerim kitabın distopik özelliğinin daha yoğun olduğu yönündeydi ve içinde aşk bulmak beni hem şaşırttı hem de sevindirdi. Kitapla ilgili tek sevmediğim şey ise çok ama çok kısa oluşuydu. Bitirdiğimde keşke daha uzun bir öykü olsaydı da Saramago'nun kurgusunu daha fazla okuyabilseydik dedim.

SONSÖZ:

 Bilinmeyen Adanın Öyküsü, Jose Saramago okumaya başlamak için güzel bir tercih olabilir.


Tüm Hakları Saklıdır.

4 Aralık 2016 Pazar

Scarlet - Marissa Meyer | Kitap İncelemesi *102

Scarlet
Marissa Meyer 

Artemis Yayınları
Çeviren: Deniz Arı
Özgün Adı: The Lunar Chronicles #2 / Scarlet
#Çok Satanlar
484 Sayfa - Ciltsiz

★ ★  ☆ 

KAPAK:

 Artemis Yayınları tarafından yayımlanan kitabın kapağında kırmızı peleriniyle salınan Scarlet bulunmakta.



YAZAR HAKKINDA:

 Ay Günlükleri Serisi (The Lunar Chronicles) ile hem Türkiye'de hem de dünyada adından sıkça söz ettiren ve çok satanlar arasındaki yerini uzun süre koruyan Marissa Meyer'in ilk romanı Cinder birçok okur tarafından çok beğenildi. Bunun yanı sıra serinin devam kitabı ülkemizde merakla beklendi.


KONUSU:

 Scarlet'ın çok sevdiği büyükannesi bilinmeyen kimselerce kaçırılmış, bunun üzerine genç kız onu bulmak için işe koyulmuştur. Bir yandan Cinder hapishaneden kaçmaya çalışırken bu süreçte kırmızı başlıklı kızımız ise ona yardım eden Wolf hakkındaki gerçekleri öğrenecek, ve büyükannesiyle dünyayı birbirine katan Ay'lı Sayborg arasındaki bağlantıyı çözecektir.

KİTAP HAKKINDA:

 Scarlet heyecanı ve ritmi bir an olsun azalmayan bir kitap olmasına karşın ben evreni çok sevemediğim için kitaptan da çok keyif aldığımı söyleyemeyeceğim ne yazık ki.

SONSÖZ:

 Seriye devam edip etmemek konusunda kararsızım.


Tüm Hakları Saklıdır.

17 Kasım 2016 Perşembe

Barbie'nin Katli - Eleni Dafnidi | Kitap İncelemesi *100

Barbie'nin Katli
Eleni Dafnidi

Opm & Ruffel
Çeviren: Lale Alatlı
Özgün Adı: İ Eksolothrefsi ths Barbie 
246 Sayfa - Ciltli

★ ★  ☆ 


KAPAK:

 Daha önce denk gelmemiş olduğum Opm & Ruffel tarafından yayımlanan kitabın kapağı toz pembesi olması sebebiyle kız arkadaşlarımın bir hayli dikkatini çekti.


YAZAR HAKKINDA:

 Kıbrıs asıllı yazar Eleni Dafnidi, Yunanistan'da hukuk eğitimi aldıktan sonra yazmaya merak sardı. Ülkemizde yalnızda tek bir kitabı yayımlanmış olmasına rağmen gerekli tanıtımların yapılmasıyla birlikte çok satanlar arasına girebilecek bir yazar olduğu kanaatindeyim. Bunun dışında Dafnidi hakkında çok fazla bilgi bulamamış olsam da bu kısımda asıl değinmek istediğim şey Lale Alatlı'nın muhteşem çevirisi olacak. Kitaba başlamadan önce hiç duymadığım bir kitap (ve yayınevi) olduğu için çeviriden şüpheliydim ancak Lale Alatlı bu şüphemde ne kadar yersiz olduğumu bana ispatladı. Çevirmenin yer yer konuyla alakalı olarak Türkçe deyimler kullanması bir hayli hoşuma gitti.


KONUSU:

 Sevgi neydi? 
 Sevgi yemekti.

 Thenia için yemek yemek bir ihtiyaç değil adeta hobiydi ve fazla kilolarını (1.60 boyunda olmasına rağmen 120 kiloydu) bu hobiye borçluydu. Yemek ayırdığı söylenemezdi, her fırsatta önüne ne gelirse yiyor bundan pişmanlık duyduğu anlarda çikolatayla mutluluk takviyesi yapıyordu. Gereğinden fazla "iri" olmasında elbette tek suçlu o değildi. Annesi çocukluğundan beri çeşitli bahanelerle (yemezsen büyüyemezsin, kafan nasıl çalışacak sonra, bir dirhem et bin ayıp örter vb.) onun hava yastığına dönüşmesine baya katkı sağlamıştı. Fejim yapacak iradeyi kendinde bulmasıyla, 3 kase pudingi mideye indirmesi arasında geçen süre ise oldukça kısıtlıydı.  
 Daha sonra Tanrı "Işık olsun" dedi. Işık, güneş ve ay oldu. Arkasından da arılar, pembe kelebekler ve kuşlar. Thenia o sabah gördüğü çocuğa yıldırım aşkıyla vuruldu. Ve belki de hayatında ilk kez başının dönmesinin sebebi açlık değildi.

KİTAP HAKKINDA:

 Barbie'nin Katli hem ülkemizde hem de dünyada neredeyse hiç bilinmeyen ancak bana göre türündeki diğer örneklerle kıyaslandığında popülariteyi hak eden bir kitap.
 Kitabı okumaya başlarken bu denli beğeneceğimi düşünmemiştim. Thenia'yı ve mizah anlayışını çok sevdim buna bağlı olarak da kitabı çok kısa sürede okudum. Elbette sıkıldığım yerler de oldu (özellikle Otobüs kısımları) hatta sonlarına doğru hikayenin klişeleşmesi beni hayal kırıklığına uğrattı ama ilk sayfalardaki beğenimden ötürü kitaba 3 yıldız vermeyi uygun gördüm ki bu benim için oldukça iyi bir puan..

SONSÖZ:

 Komik ve hoşça vakit geçirebileceğiniz bir kitap arıyorsanız Barbie'nin Katli'ni okuyabilirsiniz.
Tüm Hakları Saklıdır.

7 Kasım 2016 Pazartesi

Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat - Stefan Zweig | Kitap İncelemesi *99

Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Stefan Zweig

İş Kültür Yayınları
Çeviren: Mahmure Kahraman
Özgün Adı: Vierundzwanzig Stunden Aus Dem Leben Einer Frau
71 Sayfa - Ciltsiz

★ ★  ☆ 

KAPAK:

 İş Kültür tarafından yayımlanan kitabın kapağında Mrs. C.'nin gençliği bulunmakta.


YAZAR HAKKINDA:


1881'de Viyana'da dünyaya gelen Yahudi asıllı Stefan Zweig, çocukluğundan beri daima edebiyata ilgi duydu.
 Şiirden, biyografiye kadar birçok türde eser veren ve kaleme aldıklarıyla adından sıkça söz ettiren Zweig, son dönemlerde Avrupa'nın gidişatından tedirgin olmaya başlamış, politik olarak ikilemde kalmış, kendi geleceğinden de emin olamamıştır. Öyle ki Reichstag yangınından kısa süre sonra konuştuğu yardımcısına, kitaplarının artık Almanya'da yayımlanabileceğinden kuşku duyduğunu söyler ve çok geçmeden eserleri 10 Mayıs 1933'te yakılanlar arasındaki yerini alır.
 Bu olaylar üzerine karamsarlığa kapılan yazar 1942'de eşi Lotte ile birlikte yaşamına son vermeye karar verir ve yatağında hayata gözlerini yumar.

KONUSU:


 Yirmi dört saat bir kadının yaşamından neler değiştirebilir?
 Mrs. C. kocasının ölümünden sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağını düşünüyordu. Yaşları epey ilerlemiş olan oğulları artık ona ihtiyaç duymuyor o da kafasını meşgul edebilecek yeni uğraşlar arıyordu. Vaktinin çoğunu kumarhanelerde geçiriyor, kocasının ona öğrettiği gibi insanların ellerini izleyerek harcıyordu. O gece karşılaştığı eller ise 24 saatte ona sayısız duygu yaşatacak ve ömrü boyunca unutamayacağı anıların baş kahramanı olacaktı.  


KİTAP HAKKINDA:

 Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nu okuduktan sonra Stefan Zweig'a olan ilgim ve hayranlığım daha da arttı. 
 Kısacık kitaplara koca hikayeler sığdıran ve muhteşem dili sayesinde okurlarını büyüleyen yazarın diğer kitaplarını da fırsat buldukça okumayı planlıyorum.
 Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'i keyifle okumuş olmama rağmen favorim hâlâ Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu.

SONSÖZ:

 Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'i okumanızı öneririm.



Tüm Hakları Saklıdır.

27 Ekim 2016 Perşembe

Isla ve Mutlu Son - Stephanie Perkins | Kitap İncelemesi *97

Isla ve Mutlu Son
Stephanie Perkins

Yabancı Yayınları
Çeviren: Aslı Tümerkan
Özgün Adı: Isla and the Happily Ever After
#Çok Satanlar
328 Sayfa - Ciltli

★  ☆ ☆ 

KAPAK:

 Yabancı Yayınları tarafından orijinal tasarımıyla yayımlanan kitabın hem dış hem de iç kapağını çok beğendim.


YAZAR HAKKINDA:

 Anna and The French Kiss serisiyle ilgi odağı olan ve renkli kişiliğini kitaplarına da yansıtmayı başaran yazarın, şimdiye kadar ülkemiz de Lola ve Komşu Çocuk - Isla ve Mutlu Son (Yabancı) ve Pariste Aşk (Arunas Yayıncılık) olmak üzere 3 kitabı yayımlandı.



KONUSU:

 Isla 3 yıldır Josh'tan hoşlanıyordu. Bunu en yakın arkadaşı Kurt, ablası Gen, huysuz kardeşi Hattie ve birkaç arkadaşından başka bilen yoktu. Josh ise ya bunun farkında değildi ya da öyleymiş gibi davranıyordu.
 Kısmet'te karşılaştıkları o gece Isla bir şeylerin farklı olacağını düşünmüş, günlerce Josh'tan bir haber beklemiş, bir gelişme olmayınca umudu giderek azalmıştı. Ta ki okul başlayıncaya kadar.
 Josh'ın da kendisinden hoşlandığını anlayan, onunla hayatının hiçbir döneminde olmadığı kadar iyi vakit geçiren ancak buna rağmen Josh'ın eski sevgilisini düşünmekten kendini alıkoyamayan ve aklının bir köşesinde hep soru işareti olan Isla, bu süreçte kendi geleceğiyle ilgili önemli kararlar verip mutlu sona ulaşmaya çalışacaktır.


KİTAP HAKKINDA:

 Genç Yetişkin türünü sevmeyen biri olarak bu türde kitaplar okumaktaki ısrarım popülariteden kaynaklanıyor olsa gerek. Isla ve Mutlu Son okuyan herkes tarafından o kadar çok övüldü ki ben de kitaba tatlı bir aşk romanı okumak umuduyla başladım. Yazarın dilinin akıcı olduğu su götürmez bir gerçek ancak anlatılan ele alınan aşkın bana tam anlamıyla hitap ettiği söylenemez. 
 Kitaptaki Kurt karakterini çok değinilmemiş olmasa da sevdim asıl oğlan Josh'ın çizgi roman fikrine ise bayıldım. Isla'la başlarda pek yakınlık kuramasam da sonlara doğru hissettiklerine ortak olabildim.


SONSÖZ:

 Bu türün okuyucusuysanız Isla ve Mutlu Son'u beğenebilirsiniz.


Tüm Hakları Saklıdır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...